Genel olarak, rekabetçi bir piyasada teşebbüsler, karlarını en üst düzeye çıkarmak ve daha çok pazar payına sahip olmak için mücadele ederler. Bu mücadelenin nihai noktası, karın en üst düzeye eriştiği, pazar payının tamamen ele geçirildiği, bütün rakiplerin yenilerek piyasadan çekildiği andır. Bu zorlu mücadelede teşebbüsler, pazarın ekonomik yapısında var olan bütün risklerle karşı karşıyadırlar ve ihtiyaçları karşılamak durumundadırlar. İşte bu sebeple, rekabetin yol açacağı tüm risk ve ihtiyaçları karşılamak durumunda olan teşebbüsler, etkin rekabet ortamında var olan zorlayıcı piyasa koşullarının dışına çıkarak, bu engelleri ortadan kaldıracak ve risklerden uzak kalmayı sağlayacak çeşitli yollara başvurabilmektedirler...
Oligopol piyasalarda, tüm teşebbüsler, aldıkları kararların rakiplerin kararlarını etkilediğini ve her bir teşebbüsün karının sadece kendi davranışına değil, bu davranış karşısında rakiplerin göstermiş olduğu tepkilere de bağlı olduğunun farkındadır. Bu bilinç durumu sonucu, açıkça işbirliğine yönelmese dahi, bir teşebbüsün rakiplerinin davranışlarına paralel hareket ederek yüksek karlara ulaşması mümkündür. Fakat bu çaba; rakiplerin birbiriyle uyum içinde hareket etmesi sonucunu meydana getireceğinden, rekabeti azaltıcı bir etki doğurur. Doktrinde genellikle “oligopol sorunu“ olarak isimlendirilen bu durum, söz konusu davranışın açık bir rekabet yasağı ihlali olmaması sebebiyle tartışılmakta ve rekabet otoritelerinin bu pazarlara özel bir önem atfetmesine sebep olmaktadır...
(Tanıtım Yazısından)
Kullanıcı Yorumları