İnsanlığın kurtuluş ve özgürlüğü için gelen din, kurtarıcılık görevini yapmıyorsa, Musevilik ve Hristiyanlık modern Roma (ABD) emperyalizmi elinde bir malzemeye indirgenmişse böylesi bir dinin afyondan farksız olduğunu söylemek Marks'tan çok Müslümanların görevidir. üstadın işaret ettiği “Hıristiyan - Müslüman“ ittifakı ile bugünkü “Dinlerarası Diyalog“ (İslam Ehlileştirme)“ projesi de kabil-i telif değildir... Zira Diyalog projesinin mimarları Hristiyanlar değil Kabalacı Protestanlardır.
9 Şubat 1998'de Fethullah Gülen tarafından Papa'ya gönderilen mektuptaki “Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi“ (PCID) misyonun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz“ ifadelerini de bu bağlamda yeniden düşünmek gerekir... Hem neden “Dinlerarası Diyalogçular“ İslam Birliği'nden, mezhepler arası diyalog ve yakınlaşmadan pek söz etmezler..
üstad, konuştuklarını yüreğinde yaşayan bir büyüktür ve büyüklerin büyüklüğü en güçlü boyutunda saklıdır. üstadın en güçlü boyutu ise güçlü imanı, insan hakları anlayışı ve kendi deyimi ile “Kürdistan dağları“ kadar özgür duruşudur. örnek alınması gereken yönü bu olmalıdır. Sadece sakal bırakmamış, evlenmemiş olmasını örnek almak; zulme ve istibdada itiraz eden, direnen, özgürlükçü boyutunu teğet geçmek Nur Şakirtliğine yakışmaz.
Garibuzzaman'ın gerçek mesajını gölgeleyen örtüleri kaldırmak ve o büyük insanın en güçlü yönünü gündem yapmak istedik. Zira hiç kimse ulusal sınırları aşıp evrenselleşen bir öncü imamı daraltıp kendine mal edemeyeceği gibi Nur Hareketi'nin meyvelerini de kendi mağazalarına devşiremez...
Unutturmanın biri, hiç anmayarak diğeri çok anıp ruhunu soyarak gerçekleşen iki şeklinden ikincisi, öncülerin engellenemeyen yükselişini bastırmak için sık başvurulan bir yöntemdir ve buna karşı bilinçli olmak gerekir. Maksadımız övgüler dizerek onu daha fazla garip bırakmak değil, onu anlayarak yolumuza ışık tıutmaktır.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları