Sembol, anlatılamaz ve görülmez bir gösterilene gönderen ve bundan dolayı da anımsayamadıgı bu denkligi somut olarak enkarne etmek zorunda olan ve bunu da uygunsuzlugu tükenmez bir biçimde düzelten ve tamamlayan ikonografik, ritüel, mitik yinelemeler oyunu aracılıgıyla yapan isarettir. Hiç bir zaman uygun olmayan, hiç bir zaman “nesnel” olmayan, çünkü hiç bir zaman bir esyaya ulasmayan ve her zaman kendini esas olarak görmek isteyen, çünkü kendi kendine yetinen ve kendisinde utanç verici bir sekilde bir askınlıgın içkin mesajını tasıyan, hiç bir zaman açık olmayan ancak her zaman kapalı olan ve çogu zaman yinelenen böylesi bir bilgi tarzı, tarih boyunca bir çok ideolojik veya felsefi görüsün karsısına dikilecektir. Bu küçük kitabın birinci bölümünde bu çatısmanın altını kısaca çizecegiz. Fakat bütün bir medeniyetin saldırısına ragmen sembolün iyi durumda oldugunu ve hatta çagdas Batı düsüncesi yönteminin ister istemez yabancılasma tehdidi altında sembol(ik) “olayı”nı metodik bir biçimde ele alması gerektigini farkettikten sonra müteakip bölümlerde sunları inceleyecegiz: Sembolik gerçeklik ve semboloji metodları. Son olarak Akıl ve Imaj arasındaki çatısmayı hafifletme yolunu gösterdikten sonra hermenötigin sundugu metodların sonuçlarını göz önünde bulundurarak sakin bir biçimde sembolojiyi temel alan yeni bir hikmeti ve bir bilimi öngörebiliriz ve sembolizmin felsefi islevlerini inceleyebiliriz.
Kullanıcı Yorumları