"Nisan ayında, bir öğle yemeğinden sonra, eşim beni bırakmak istediğini söyledi. Bunu biz sofrayı kaldırırken, çocuklar yan odada her zamanki gibi kavga ederken ve köpek radyatörün yanında her zamanki gibi mışıl mışıl uyurken yaptı."Olga'nın tüm dünyası kocasının tek taraflı ayrılık kararıyla yıkılır. Hikâyelerini okuduğu ya da çevresinde gördüğü zavallı, bedbaht kadınlardan biri olmayacağına kesinlikle inansa da, artık terk edilmiş, yıkılmış, istenmeyen bir kadındır. üstelik kocası onu yarı yaşında genç bir kız uğruna terk etmiştir, işte bu, en büyük darbe olur Olga için. Birlikte yaşlanmayı düşündüğü ama artık kendisini istemeyen bir adam için yıllarını harcamış, hayallerinden vazgeçmiş, kocasının yaşamını kolaylaştırmak için işe bile girmemiştir. Şimdi her şeyi, iki çocuğun, köpeğin ve evin sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorundadır. Gerçeklik duygusunu yitirmiş, deliliğin sınırlarında gezinmektedir...Elena Ferrante, çarpıcı bir içtenlikle anlattığı hikâyede okuru terk edilmiş bir kadının iç dünyasında dolaştırırken, ikili ilişkilerin, özellikle de karı koca ilişkisinin derinliklerine davet ediyor. Sen Gittin Gideli, "kocanın varlığı, daha doğrusu ihtiyaç anında varlığa dönüşebilecek olan yokluğu" üzerine düşündürücü ve dokunaklı olduğu kadar, kadınlık hallerine ilişkin anlatımıyla da gülümseten bir roma
Kullanıcı Yorumları