Hayat haberdir. Haber de hayatın ta kendisi. Haberi 24 saat yaşayan kişidir haberci. En büyük hazzı, haberlerini gazete sayfalarında görünce, televizyonda izleyince, radyoda duyunca yaşar. Esasen "haber" her evde, her mahallede, her ilçede, her ilde, insanın bulunduğu her yerde vardır. Haber tektir, haberci herkestir. Kafasında sürekli soru işaretleri taşır, sorgular, tartışır. Yaraları vardır; sürekli kanayan yaraları... Profesyonel anlamda habercilik yapan bizlerin; yani gazetecilerin ve televizyon habercilerinin -buna son dönemde internet gazetecilerini de ekleyebilirsiniz- amacı bilgilendirmektir. Hedefi köprü olabilmektir. Görevini yaparken karşılaştığı zorlukları vardır habercinin. Nankördür de haber. Unutulur, unutturulur. Ne yazık ki toplum olarak haberleri çok çabuk tüketiyoruz. Hafızamız bugünle sınırlı. "Dün ne olmuştu ya da bir dönem neler yaşanmıştı" soruları cevapsız kalıyor çoğu zaman. Habercilerin ödevlerinden biri aynı zamanda hafızayı ayık tutabilmek, unutturmamaktır. İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap gazeteciye arşivinin önemini bir kez daha hatırlatırken, kamuoyunu diri tutmayı da hedeflemektedir.
Kullanıcı Yorumları