Sömürgecilik, amaçları doğrultusunda insanlığın ihtiyaçları veya doğal
gelişmenin bir sonucu biçiminde
değil; emrivaki ile varlığını devam ettirmiştir.
Sömürgeciliğin ana özelliği imha politikasıdır. Roma ile başlayan imha politikasının,
Bizans Haçlı Seferleri'yle sürdürüldüğü;
Amerika ve Afrika kıtalarının
adeta insansızlaştırılması
ile devam ettiği biliniyor. Ona göre insan yoktur. Kendileri
dünyanın sahibidirler, dışındaki tüm canlılar onların kölesidir. Batı, sadece dışındaki
güçlerle kavgalı değildir. O kendisiyle
barışık olmadığından insanlığı yok
etmekten çekinmediği gibi, doğayı da tahrip etmekte, hoyratça kullanmaktadır.
Doğa canlılar aleminin evidir. İnsanlık, doğanın en önemli bir parçası, onun
da ötesinde doğanın bekçisi, koruyucudur. Oysa sömürgecilik, kendi basit çıkarları,
arzulan ve bitmek tükenmek bitmeyen ihtirasları
için oturduğu evi tahrip
etmekte, onun da ötesinde yıkmaktadır.
Hızla, doğal denge bozulmakta; sürekli
akan çatımız yüzünden
evimiz oturulamaz hale gelmektedir. Soğuk ve sıcak, canlılara
zarar vermektedir.
Doğanın bekçisi olan insanlık, emanetine sahip çıkmak için talancılara fırsat
vermemelidir.
Büyük çoğunluk veya kendini bilgiç sanan kimseler, düşünce üreteceklerine,
yaratılan düşünceler üzerinde taraf olarak, onların hararetli savunucusu
görünerek, kimliklerini korumanın çabası içindedirler. Bunlara göre, yeni fikirler
üretmek
boş, kof ve gereksizdir. “Bu iddia besbelli ki kendileri hiçbir şey yapmadıkları
için, başkalarını da gereksiz bulan kişilerden geliyor.”(
Foucault)
Bu kitap düşünenlere, arayanlara, özgürlüğü yakalamak isteyenlere ithaf
edilmiştir.
Ibrahim ülge
Kullanıcı Yorumları