Ürün Özellikleri
Aşk, her yaştan, her tabakadan insanın hayatında çok önemli bir yer işgal eden bir duygu. Cemal Süreyanın deyişiyle, en büyük sayrılık, en büyük sağlık olan aşk, hayatımızın tadı tuzu. Ama tadında acılık da yok değil. Yüzyıllardır aşkla ilgili birçok şey yazıldı, söylendi. Kimi aşkın acısından, kimi hüznünden dem vurdu. Kimi yaşadıklarını şiire döktü, kimi roman yazdı. Leyla ile Mecnunun, Kerem ile Aslının, Ferhat ile Şirinin aşkı dilden dile dolaştı. Dilden dile dolaşan aşk öykülerinin yanı sıra, sıradan gibi görünen hayatlarda da birbirinden ilginç aşk öyküleri var. Toplum tarafından bilinmeyen aşk öyküleri de, bilinenler kadar etkileyici ve çarpıcı. Çünkü aşk insanın tüm varlığını etkileyecek kadar güçlü bir duygu. Uzman Psikolog Zehra Erol ve Uzman Doktor Funda Güdücü Sağır, bırakın patolojik durumları, olağan seyrinde bile kimi zaman kişiyi psikolojik desteğe ve yardıma muhtaç bırakan aşk yaşantılarını yazdılar. Âşık bir insanın neler yaşadığını anlayabilmek için, psikolojik, nörolojik ve biyolojik boyutuyla aşkı anlattılar. Takıntılı Aşklar, aşk nedir? sorusuna cevap verdikten sonra, aşkın anlamını, yaşını, yaşanışı, aşka eşlik eden diğer duyguları, kadınların ve erkeklerin aşka farklı bakışlarını ele alıyor ve aşkın nörobiyolojisini anlatıyor. Böylece aşk ile takıntılı düşünce arasında nasıl bir benzerlik olduğunu somut olarak görebiliyoruz. Aşk mı Takıntı mı?Âşıkların bitmek bilmeyen tekrarlayıcı nitelikteki düşünce ve yorumlarının kendilerini ve karşılarındaki kişiyi yorduğunu biliriz. İşte bu, bir takıntının göstergesidir. Takıntı hastalarının serotonin düzeylerinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Hatta obsesif kompülsif bozuklukla aşk arasında serotonin farklılığını karşılaştıran bir çalışmada, takıntı hastalığı olan ve tedavi görmeyen kişilerle âşık olan kişilerin serotonin düzeyi, sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubuna göre daha düşük bulunmuştur. Bu deney, romantik aşk ile bedensel serotoninin düşük seviyesi arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koyar. Çünkü aşk saplantı haline geldiğinde, beyindeki serotonin dengesi bozulur. Bu yönüyle aşk ve takıntı arasında ciddi bir benzerlik vardır. Takıntılı Aşklar, birer aşk patolojisi olarak görülen aşk yaşantılarının yanı sıra, başka psikiyatrik sorunların kişilerin aşk yaşantılarını nasıl etkilediğini de konu ediyor. Kişilik bozukluklarını, bunların seyrini, farklı kişilik bozukluğu olan kişilerin aşkı nasıl yaşadığını ele alan yazarlar, kitapta sık sık mesleki pratiklerine başvurup örnek hikâyeler anlatıyorlar. Takıntılı Aşklar, her ne kadar ismiyle ve konusuyla aşkın daha ziyade sayrılık olan kısmına odaklansa da, okuyucuya sağlıklı bir ilişkinin nasıl olması gerektiği konusunda da ufuk açıcı bilgiler sunuyor. Sağlıklı aşkla hayatında olumlu değişiklikler görülen kişilerin yanı sıra, aşkıyla başa çıkamayan, sevdiğini de kendisini de mutsuz eden kişilerin öykülerini okumak, onları tanımak ve anlamak adına yol gösterici oluyor.
Kullanıcı Yorumları