Klasik edebiyat çalışmalarında, meşhur olan veya en azından tezkirelerde adları anılan şairlerin eserleri şöyle yada böyle Latin harflerine kazandırılmıştır. Ancak, edebi üretimde şöhreti yakalayamayan birçokları bu saadetten mahrum kalmışlardır. Dini ya da bürokratik aristokrasiyi aşamayan, tezkire yazarlarına adlarını duyuramayan birçok şair ise, ya unutulmuş ya da görmezden gelinmiştir. Raşid örneği tek başına; edebi üretimde olan samimiyetin dini ya da dünyevi bir rütbeye bağlı bulunmadığını göstermektedir. Edebiyat tarihlerinin, edebi eser veren din ve devlet ulularının eserleri üzerine kurulduğu gerçeği, maalesef Raşid ve onun gibi samimi şairlerin eserlerinin görmezden gelinmesi ya da ikinci plana atılması sonucunu doğurmuştur. Biz bu çalışma ile Raşid'in eserlerinin, Bulgarlardan gördüğü zulmü Türk edebiyatı tarihçilerinden de görmesine engele olmaya çalıştık.
Kullanıcı Yorumları