Macar tarihçi Gabor Agoston anlatıyor: “Osmanlılar ateşli el silahları kullanmaya II. Murad'ın saltanatı sırasında başladılar, ancak geniş çaplı kullanım II. Mehmed döneminde gerçekleşti. 1500'de yeniçeriler tüfeğin kullanımında iyice ustalaşmıştı. II. Bayezid, yeniçerilerin sayısını artırıp hepsini daha da etkili silahlarla donattı. Yeniçerilerin iki tip silahı vardı: Kuşatma savaşlarında kullandıkları sekiz kenarlı ya da silindir namlulu, ateş borusu 103-160 cm. uzunluğunda ağır fitilli tüfekler ve 1526 Mohaç Savaşı'nı tasvir eden bir minyatürde görüldüğü gibi meydan savaşlarında kullandıkları 120-135 cm. uzunluğunda, 3-4,5 kg. ağırlığında, diz çökerek ya da ayakta ateşlenebilen, sehpa gerektirmeyen tüfekler. “Agoston bu kitapta yer alan “Avrupa'da Osmanlı Savaşları“ adlı makalesinde Avrupa askeri sistemini derinden etkileyen Osmanlı askeri cihazını inceliyor.
Top, Tüfek ve Süngü'de birbirinden ilginç daha pek çok makale ve öykü var. Bu öykülerden birinde Avrupa'daki eski savaş adabıyla karşılaşıyoruz: 11 Mayıs 1745 günü saat 11.00 sularında İngiliz piyadelerinden oluşan büyük bir askeri kol, Fransa-Belçika sınırı yakınlarındaki Fontenoy köyünde mevzilenmiş Fransız hattına doğru ilerliyor. Hasımlar birbirlerine iyice yaklaşınca, bir İngiliz subayı öne çıkıp iddiaya göre büyük bir içtenlikle Fransızları ilk ateşi açmaya davet ediyor. Top, Tüfek ve Süngü 16. yüzyıldan 19. yüzyıl başlarındaki Napolyon savaşlarına kadar uzanan süreçte Avrupa'yı baştan başa kasıp kavuran kara ve deniz savaşlarını ve günümüz Avrupa devletlerinin savaş mekanizmalarınn gelişimini ele alıyor; 16. yüzyılda Avrupa'da bir “askeri devrim“in gerçekten olup olmadığını, bu devrimin sosyal, ekonomik, siyasal, tenolojik ve kültürel boyutlarını, Avrupa ülkelerinde, Rusya'da ve Osmanlı İmparatorluğu'nda aldığı biçimleri birçok açıdan derinlemesine tartışıyor.
Kullanıcı Yorumları