Türklerin, Müslüman olmalarından itibaren, daha önce bu dine giren milletlerin samimi gayretleriyle gerçekleşmiş olan fetihler sayesinde kendilerini, İslâm'ın açıldığı geniş bir coğrafyada bulmuş olmaları dikkat çekicidir.
Zira bilindiği üzere Türkler, Müslümanlığı kabul ettikten sonra, İslâm öncesi döneme ait kültürel, medenî, sosyal birikim ve bazı değerleri, İslâmî değerler ile mezcetmek suretiyle yeni bir tarih, kültür ve medeniyet inşa sürecine girmişlerdir. Bu süreçte Türkler, yeni bir ruh, yeni bir kimlik ve dinamizmle kurdukları yeni devletler vasıtası ile dünyaya açılıp aşk ile imanı, insaf ile adâleti, müsamaha ile aklı mantığı bütünleştirip, bilgiye ve ilmî araştırmaya değer vererek tarih sahnesinde yapıcı ve hamleci bir rol üstlenmişler ve dolayısıyla cihanşümul bir medeniyetin parçası olmayı başarabilmişlerdir.
Bu mütevazı eser, İslâm'ı kabulle birlikte İslâm medeniyeti dairesine girmiş olan Türklerin; hem bu medeniyet dairesindeki yerlerini, hem de diğer milletlere ve toplumlara hizmet amacıyla ortaya koydukları müessese ve sosyal kurumları, -kısmen de olsa- örneklerle ele alıp, genç kuşaklara ve okuyuculara aktarmak amacını hedeflemiştir.
Kullanıcı Yorumları