Bilgi ve düşüncelerin kusursuz aktarımıyla insanları birbirine yakınlaştıran, birbiriyle kaynaştıran, toplumların oluşmasında temel etken olan, toplumları ayakta tutan; ülkelerin kalkınmasını, devamlılığını, kültür ve uygarlıkların varlığının sürekliliğini sağlayan temel ögenin dil olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
Dünyanın en eski, dolayısıyla da en köklü dillerinden biri olan Türkçe, yüzyıllar içinde büyük bir milletin oluşumunda, bu milletin bireylerince kurulan büyük devletlerin yönetiminde ana dili, konuşma dili, yazı dili, bilim dili, eğitim dili ya da resmi dil olarak yerini almış, binlerce kalıcı eserin yaratılmasını sağlamıştır.
Nasıl ki kişiliğimizi oluşturan özelliklerden gereken hassasiyeti gösterip taviz vermiyorsak, kimliğimizi oluşturan temel unsurlardan biri olan dilden de taviz veremeyiz.
Bir yazar “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.“ diyor. O halde öncelikle kendimizi anlatmamızın aracı olan dilimiz hakkında bilgi sahibi olmalı, onu nasıl kullanacağımız konusundaki eksikliklerimizi gidermenin çarelerini aramalıyız.
(önsöz'den)
Kullanıcı Yorumları