Dış düşmanlar ve içerideki hainler iş birliği yapmış, Türk Devletini yıkmaya çalışıyordu.
Kardeşlik bozulmaya, hoşgörü azalmaya başlamış, sevginin yerini nefret, dostluğun yerini düşmanlık, anlayışın yerini öfke ve tahammülsüzlük almıştı.
Sykes-Picot'ların, Mc Mahon'ların, Gertrude Bell'in torunları 100 yıl sonra ellerine aldıkları cetvellerle kah Telaviv'de, kah Washington'da, kah Paris'te, kah Londra'da yeni haritalar çizerek Anadolu'yu ve dünyayı nasıl bölüşeceklerini planlıyorlardı.
Anadolu'nun ücra köşelerinde Oğuz Kağan'ın, Mete Han'ın, Bilge Kağan'ın, Atilla'nın, Selçuk Bey'in, Osman Gazi'nin, Fatih'in, Abdülhamid'in, Mustafa Kemal'in torunları devlet-i ebed müddet için sırlı toplantılar yapıyordu.
Ahlat ve Söğüt'te devletin derinliklerinden gelen gizemli kişiler istişarelerini sıklaştırmış, harekete geçme aşamasına gelmişti.
Eyüp Sultan, Yuşa, Şeyh Edebali, Aziz Mahmud Hüdayi, Ebu Müslim Horasani, Yunus Emre, Ak Şemseddin, Hacı Bayram Veli ve bütün sahabeler, evliyalar kabirlerinde kıpırdanıyordu.
Uşaklar, efeler, zeybekler, dadaşlar, yiğidolar, gakkoşlar, seymenler Kurtuluş Savaşı bittiğinde çıkardıkları elbiselerini yeniden giymeye başlıyor, ötüken Teşkilatı, Grt örgütünün işgal planına karşı ölüm kalım mücadelesi veriyor, Kutlu vatan Anadolu için, yeni bir diriliş destanı yazılıyordu.
Kullanıcı Yorumları