Tarihimizde pek çok örneği bulunan, bugün de gayet olağan bir şekilde sürüp giden linçler silsilesi, Türkiye'de sürekli bir linç “rejimi“nin varolduğunu düşündürüyor. Hepsinin bahanesi ya da hedef aldığı kesimler, isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden azınlıklar, daha yakın zamanda Aleviler, komünistler olurdu; şimdilerde linç, Pkk'yı bahane ederek Kürtlere yöneliyor. Linçleri besleyen tarih anlatısı, “millî“ eğitimden itibaren resmî ağızlarca yaygınlaştırılan düşmanca ırkçı-etnisist söylemler barındırıyor. Yaşanan linç girişimlerine bunların izdüşümleri olarak da bakmalı. Tanıl Bora, Türkiye'nin Linç Rejimi'nde, bahanesi ve meşrulaştırma mekanizmaları hep hazır tutulan linç eylemlerinin analizini sunuyor. Nazi Almanyası ile halimizi karşılaştırarak... Tv dizilerinin bu işteki rolüne işaret ederek... Son yıllardaki linç girişimlerinin inanılması zor dökümünü sunarak... “Linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır. Linçin sıradanlaştığı, kolektif bir utanç yaratmadığı, infiâl uyandırmadığı bir toplum, toplum olma vasfını yitirir“ sözlerinin altını çizerek...
Kullanıcı Yorumları