Devlet geleneğimiz, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın", "Adalet mülkün temelidir" felsefesi üzerine kuruludur. Bu felsefe, insanı her şeyden üstün tutmaktadır. öyle ki bireyin mevcudiyeti devletin geleceği; adaletin sağlanması da devletin temeli olarak kabul görmektedir. Bu bağlamda devlet, adalet üzerinden somutlaşmakta ve meşru şiddet kullanma tekelini yargı üzerinden gerçekleştirmektedir. Vatandaş, devlete güvenip güvenmeyeceğini başta yargı olmak üzere diğer kurumlara duyduğu güven üzerinden belirlemekte ve kararlaştırmaktadır. Devlet, insan ve yargı ilişkisi böylesine hassas bir konu olmasına rağmen Türkiye'de, yargı sisteminin vatandaşların hayatındaki yeri, algılanışı ve vatandaşların yargıya duyduğu güven konusunda yapılan çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Farklı zamanlarda Türkiye özelinde gerçekleştirilen yargıya güven konulu ampirik çalışmaların sonuçları, vatandaşların yargıya yönelik güvenlerinin azaldığını ve oldukça düşük seviyelerde olduğunu göstermektedir.
Söz konusu alanda ülkemizde yapılan ampirik çalışmaların azlığı, bazılarının güncelliğini yitirmiş olması ve konuyu farklı yönlerden ele almaları nedeniyle bu kitap, Türkiye'de yargıya duyulan güven konusunda literatüre katkı yapmayı hedeflemektedir. çalışmada öncelikli olarak toplumsal güven, kurumlara duyulan güven analiz edilmektedir. Daha sonra ise vatandaşların yargıya duydukları güven ile ilgili algı ve tutumları ölçülmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda kitapta şu temel sorulara yanıt bulunmaya çalışılmıştır: Vatandaşların yargıya duyduğu güven düzeyi nedir ülkemizde yargı organlarının toplum nezdindeki imajı nasıldır Vatandaşların yargıya olan güveni hangi faktörlerden etkilenmektedir Mahkeme deneyimi olanların yargıya güvenleri ne düzeydedir
Kullanıcı Yorumları