Schwitters bu üç öyküyü yazdığında ellili yaşlarının başındaydı. “Yassı ve Yuvarlak Ressam”ı 1941'de düşman ülke vatandaşı olarak gözaltında tutulduğu Man Adası'nda yazdı. Heinz Beran'ın çevirdiği öykü, birkaç çizimle birlikte dosya kâğıdına kopyalanmıştı. “Ev Sahibesi” ve “Enayi” ise salıverilmesinin ardından Londra'da, aynı sene içinde kaleme alındı. Bu öyküler, her peri masalı gibi, okuyucuyu umulmadık olaylarla karşılaştırır. Ancak bu öyküler tuhaflığı aşıp absürtlük, hatta yıkıcılık raddesine varır. Schwitters'in yazdığı öyküler, tıpkı koşulları ve sanatı gibi, zaman içinde değişim gösterdi. Ona göre sanat, “ciddi sorunlarla oynamaktı”.
Kurt Schwitters ismini duyduğumuzda öncelikle bir şair veya öykücü düşünmeyiz. Kendine özgü Dada tarzına 1919'da Kommerz und Privat Bank'tan aldığı “Merz” ismini koyan bir kolaj ustası olarak tanınır. Fakat elbette ressam, dizgici, heykeltıraş, öykü yazarı ve toplama ortam yaratıcısı olarak da üretken bir sanatçıydı. Bu ortamlar, buluntu malzemelerden inşa ettiği üç Merzbauten idi [Merz yapıları]. Bunların ilki Hannover'de, ikincisi Norveç'teki Lysaker'de, Schwitters öldüğünde hâlâ tamamlanmamış olan sonuncusu ise Lake District'teki Little Langdale'deydi. Schwitters'in amacı sanat ve sanat olmayanı birleştirmekti. Merz'in “tüm dünyayı kapsayan bir görüş” olduğunu söylerdi. Herbert Reid ona tevekkeli “tastamam bir sanatçı” dememişti.
Kullanıcı Yorumları