Orhan, yatağında dönüp durdu, yanıp durdu... Sonunda huzursuz bir uykuya daldı... Bu kez düşlerindeydi Suzan ve düşlerine de hükmedemiyordu artık.
Suzan, düşte bile o düş güzelliğiyle karşısındaydı Orhan'ın. Sarı saçlarını bir yele gibi savurup, çağla yeşili gözlerinin içi gülerek;
‘'Sarı çiçeği ben kopardım Orhan!.. Senin için kopardım sarıçiçeği...'' diyordu, sarıçiçeği Orhan'a uzatırken...
Orhan, Suzan Hanım'ın elindeki sarıçiçeğe uzanıyor; birer keklik gagası gibi kan kırmızılığındaki sivri tırnakları arasında beliren sarıçiçeğe tam dokunacağı sırada, sarıçiçek sarı bir akrep olup parmağından sokuyordu...
Acısını ta ciğerlerinde duyan Orhan, bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Bağırsa, Suzan Hanım'a karşı ayıp olurdu... Birden, Suzan Hanım'ın yüzündeki o füsun ve o eşsiz güzellik bir anda kayboluyordu...
Suzan Hanım'ın o lepiska saçları, kirpi dikenleri gibi dikeliyor, çağla yeşili gözleri temreni kanlı birer mızrak gibi uzanıyor, kanlı ağzından alevler saçarak; uçurumun boşluğunda yankılanan vahşi bir kahkahayla Orhan'a saldırıyordu.
Kullanıcı Yorumları