Bizim kuşağımız günlük tutma, hatırat yazma gibi bir kültürden biraz uzak yetişti. önce TüBİTAK ve arkasından sekiz yıllık rektörlük dönemim ile ilgili yaşadıklarımı yazmayı, yapılanları tarihe not düşmeyi istemiştim. Sahiden de yapılanları çok çabuk unutan bir toplum haline gelmiştik. Konuyu değerli arkadaşlarımla konuştuktan ve tavsiyelerini aldıktan sonra, işi doğduğum ve çocukluğumun geçtiği köye kadar uzattık.
Aslında öncelikle bu yaşanmışlıkları kendim ve yakın çevrem için yazdığımı düşünüyordum. Daha sonra yaşadıklarımızı, o günkü geleneği, adetleri, algıları, folkloru yazmak, gelecek kuşaklar için de anlamlı olabilir demeye başladım. Toplumumuz son altmış yılda hızlı bir değişim geçirmişti. Yeni nesiller, hatta kendi çocuklarımız bile bizim geçirdiğimiz sıkıntılı süreçleri bilmiyorlardı. Altmış yıl önceki köy hayatı onlara masal gibi geliyordu. Bütün bu sebeplerle yazacaklarımın gelecekte belki birilerinin işine yarayabileceği kanaatine vardım.
Kullanıcı Yorumları