Geçmiş zaman masallarının anlatıldığı bir yerler olmalı.
Yoksa rüyalarımızı, yoksa hülyâlarımızı, daha da kötüsü hafızamızı kaybederiz...
Cennet kokan göğüsler olmalı, masallarla büyülenmiş başımızı yaslayacağımız. Gül kokan parmaklar yanaklarımızı ninniler gibi okşarken, dualı dudaklar hiç bitmeyecek masalları mırıldanmalı.
çocukluk masallarımızın ipek gecelerine, bilmediğimiz lisânlardan “hu” çeken kavak ağaçlarının perili gölgeleri düşmeli.
Soluk sarı pencerelerinde hüzünlü gölgelerin kıpırdadığı kara trenlerin yanık düdükleri yankılanmalı uzaktan, derinden, masallar diyarından...
Bekçi düdükleri, köpek havlamaları, yağlı kamçısının şakırdadığı bir fayton geçmeli tıkır mıkır...
Rüyâlar gibi... Tatlı, yumuşak, mavi rüyâlar gibi...
Ve masallar hiç bitmemeli... Hiç bitmemeli... Hiç...
Kullanıcı Yorumları