İstanbul'un iki seçkin takımı, Galatasaray ve Fenerbahçe yüzyıla dayanan rekabetleriyle sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en büyük derbisini yarattılar. İki kulübün sadece futbol takımları değil, diğer branşlardaki takımlarının yaptığı maçlar da derbi kabul ediliyor. Aynı kentte yaşanan bu tatlı savaş, her Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde tüm ülkeyi sarıyor ve haftalarca konuşuluyor. Kahvehanelerde, evlerde, okullarda, işyerlerinde bu ezeli rekabetin sonucu ve pozisyonlarıyla ilgili yorumlar yapılıyor, hakemler eleştiriliyor.
İki takımımız Türkiye'nin yarattığı bir değer haline geldi. Bu değer trilyonlarla ifade edilen bir parasal değerden ibaret değil sadece. Göz önündeki camialarıyla, kitleler üzerinde yarattıkları etkiyle, milyonları sevindirip üzmeleriyle, insanları bir mıknatıs gibi çeken aidiyet duygularıyla kanıtlanan manevi bir değer.
İki takım ilk maçlarını 17 Ocak 1909'da oynamışlardı ve o maç henüz bir “derbi“ değildi. 2009'da iki güzide takımımız, ilk kez karşılaştıkları o maçın yüzüncü yıldönümünü kutlayacak. Ama o tarihe kadar birbirleriyle sadece futbolda değil, basketbolda, voleybolda, yelkende ve diğer branşlarda yüzlerce kez maç yapmaya devam edecekler. Onların her maçı bir final havasında oynanacak. Ama hiçbir maç “final“ olmayacak.
Dünyanın en büyük derbisi oynanmaya ve yaşanmaya devam edecek.
“Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti, önemli bir spor olayı, bir sosyal olay, bir kültürel olgu, hatta bir siyasi tez konusudur...
Daha önce başka alanlardaki çalışmalarından da tanıdığımız titiz ve araştırmacı gazeteci Murat Erdin'in, 'Galatasaray-Fenerbahçe' rekabeti üzerine yaptığı bu benzersiz çalışmayı keyifle okuyacağınızdan ve kitaplığınızda başucu rafına koyacağınızdan eminim.“
-Zafer Arapkirli-
(Tanıtım Bülteni'nden Alıntı)
Kullanıcı Yorumları