Her şey olabildiğince uygarca başladı. Darrow dünyaca ünlü uzman tanığına, “İncil üzerinde oldukça önemli araştırmalar yaptınız, öyle değil mi Bay Byran“ diye sorarak açtı davayı. “Evet, efendim. Bunu yapmaya çalıştım“ şeklinde, ihtiyatlı bir yanıt geldi. “Pekala, bunu yaptığınızı hepimiz biliyoruz; bunları tartışmak niyetinde değiliz,“ diye devam etti Darrow. “Fakat haftalık makaleler yapıp yayımladınız ve zaman zaman da çeşitli konularda yorumlar yaptınız, değil mi“ Byran tuzağı açıkça gördü. İncil'den bazı bölümleri yorumlamış olduğunu kabul etse, insan yaradılışının köklerine dair başkalarının yaptığı yorumlara itiraz etme şansı kalmayacaktı. “Ben olsam bunlara yorum değil, konu üzerine açıklamalar derdim, Bay Darrow.“ İşte kedi-fare oyununun avukatçası başlamıştı; fakat bu oyunda kedi, avının peşine öldürmek üzere düşmüştü, farenin ise saklanacak hiç yeri yoktu. Altmış sekizlik Clarence Darrow, Amerika'nın en büyük ceza avukatı, din adamlarının siyasete karışmalarına şiddetle karşı çıkan, gücünün doruğunda bir adamdı. William Jennings Byran ise, ülkenin en genç başkan adayıydı ve şimdi de evrim kuramının okullarda öğretilmesine karşı başlatılan radikal haçlı seferinin lideri konumundaydı.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları